17 Mart 2014 Pazartesi

Dansözlerin çocuklar üzerindeki etkisi tartışma konusu oldu

Türkiye’de eskiden, yılbaşında, bayramlarda, özel günlerde çıkması için ailece beklenen dansözlerin, bugünün çocukları üzerinde bazı uzmanlar tarafından, tahrik etme, özendirme gibi etkiler yarattığı düşünülürken bazıları ise dansöz seyretmelerinin olumsuz etki bırakmayacağı görüşünde.

Kanal D ‘de yayınlanan Ben Bilmem Eşim Bilir adlı programda, dansözün programda bulunduğu ve para yapıştırıldığı için kanala geçtiğimiz günlerde ceza verildi. RTÜK tarafından “genel ahlakı zedelediği ve ailece izlenmesi sırasında çocuklarda utanma ve sıkılma gibi şeylere yöneltebilecek nitelikte olduğu ve çocukların izlediği saatte gösterildiği” gerekçesiyle ceza verilmesiyle dansözlüğün çocuklar üzerindeki etkileri gündeme geldi.

7/24 Yaşam Koçluğu Merkezi Genel Müdürü Asst. Prof. Dr. Ekrem Culfa, dansözlerin çocuklar üzerinde kötü model oluşturduğunu söylüyor. Dansözlüğün hem teşhirciliğe hem de çıplaklığa özendirdiğini, özellikle 8-10 yaş çocukları için daha fazla idol teşkil ettiğini belirtiyor. Culfa : “Aynı zamanda çıplaklık erkek çocuklarda tahrik edici olur ve mantık devreden çıkar. Erken cinsellik yaşamayı özendirmeye yol açabilir.” diyor.

Dr. Ekrem Culfa, dansözlüğün, çocuklar meslek seçimlerini yaparlarken, onları kötü yönlendirebileceği görüşünde. Culfa, programlarda çıplaklığın alkış ve para ile ödüllendirildiğini gören çocukların, çıplaklık ve teşhirciliğin cezbedici bir iş veya meslek olduğunu düşünebileceğini söylüyor:
“ Halkımızın çoğunluğu kızının dansöz olmasını malum yargı ve bakış açılarından dolayı istemez. Yaşam şartları açısından dansözlük sağlıklı bir meslek değil çünkü bedenini ortaya koyarak para kazanıyorlar.”
Culfa, çocukların ayakta olduğu zamanlarda, dansöz şovlarının özendirici meslek gibi algılanmaması için yayınlamaması gerektiğini vurgularken, dansözlerin bulunduğu programların 24:00‘den sonra +18 işaretiyle verilmesi gerektiğini söylüyor. 

Aile ve Çift Terapisti Uzm Psk. Danışman Özlem Mumcuoğlu ise, çocukların tüm dünyada yayınlanan salsa, çaça, tango gibi geleneksel dansları da izlediklerini, göbek dansının ya da dansöz kıyafetiyle bir kadını görmelerinin çocuklar üzerinde olumsuz etki yaratmayacağını söylüyor. Çocukların neredeyse her gün bu tür dansları televizyonda izlediklerini, dansözün dansının çocukları olumsuz etkilemediğini söyleyen Mumcuoğlu, esas dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında şunları belirtti:
“Dansözlerin ekranda dansından ve kıyafetinden ziyade kameranın nereye zumladığı, bu dansı nasıl çektiği çok daha önemli olabilmektedir.  Cinsel gelişiminin henüz başında olan çocuklar için dansöze para takılması sırasında söylenen sözler, para takma şekli, kamera açıları, zumlanan yerler tahrik edici olabilir.”

Psikolog Özlem Mumcuoğlu, Ben Bilmem Eşim Bilir programını örnek göstererek, asıl sorunun dansöze para takılma şekli olduğunu, bunun yarışma formatında verilmesinin ve mizahının yapılmasının çok seviyeli olmadığını söylüyor. Programın hedef yaş grubunun çocuklar olmamasına rağmen  yarışmanın yayınlandığı prime time, çocukların ailecek izledikleri bir saat olduğu için hassasiyet gösterilmesi gerektiğini belirtiyor.


Mumcuoğlu, ekranlarda kadınların birer cinsel objeye, alınıp satılan bir mala dönüştürüldüğü, güven, sadakat, şefkat gibi değerlerin yerle bir edildiği evlilik programlarının, şiddet içeren dizilerin olumsuz etkilerinin saymakla bitmeyeceğini ve tüm bunlara maruz bırakılan çocukların çok daha fazla etkilendiklerini söylüyor


Araştırmacı-yazar ve tarihçi Necdet Sakaoğlu, dansözlüğün saraylardan topluma indiğini, ilk olarak hükümdarın önünde yapılan bir gösteri olarak başladığını söylüyor. Dansözlük Orta Asya’dan geliyor. Sakaoğlu’nun söylediğine göre, Sultan Abdülhamid’in Ramazan gecelerindeki eğlencelerde de  dansözler olurdu. Necdet Sakaoğlu: “Dansöze para yapıştırmak kendisine bir tür ödül. Bu çok eskiden gelen bir gelenek, eskiden kağıt para olmadığı için dansözlere altın verilirmiş. Bunun genel ahlaka aykırı olduğunu düşünmüyorum. Eski bir geleneğe uyularak bunu yapmak genel ahlaka zarar vermez. Bizim dindar anne ve babalarımız o zamanlar bunun ahlaksızlık olacağını bilememişler demek ki…”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder