Türkiye’de
eskiden, yılbaşında, bayramlarda, özel günlerde çıkması için ailece beklenen
dansözlerin, bugünün çocukları üzerinde bazı uzmanlar tarafından, tahrik etme,
özendirme gibi etkiler yarattığı düşünülürken bazıları ise dansöz
seyretmelerinin olumsuz etki bırakmayacağı görüşünde.
Kanal D ‘de yayınlanan Ben Bilmem Eşim Bilir adlı
programda, dansözün programda bulunduğu ve para yapıştırıldığı için kanala geçtiğimiz
günlerde ceza verildi. RTÜK tarafından “genel ahlakı zedelediği ve ailece
izlenmesi sırasında çocuklarda utanma ve sıkılma gibi şeylere yöneltebilecek
nitelikte olduğu ve çocukların izlediği saatte gösterildiği” gerekçesiyle ceza
verilmesiyle dansözlüğün çocuklar üzerindeki etkileri gündeme geldi.
7/24 Yaşam Koçluğu Merkezi Genel Müdürü Asst. Prof.
Dr. Ekrem Culfa, dansözlerin çocuklar üzerinde kötü model oluşturduğunu
söylüyor. Dansözlüğün hem teşhirciliğe hem de çıplaklığa özendirdiğini,
özellikle 8-10 yaş çocukları için daha fazla idol teşkil ettiğini belirtiyor.
Culfa : “Aynı zamanda çıplaklık erkek çocuklarda tahrik edici olur ve mantık
devreden çıkar. Erken cinsellik yaşamayı özendirmeye yol açabilir.” diyor.
Dr. Ekrem Culfa, dansözlüğün, çocuklar meslek
seçimlerini yaparlarken, onları kötü yönlendirebileceği görüşünde. Culfa,
programlarda çıplaklığın alkış ve para ile ödüllendirildiğini gören çocukların,
çıplaklık ve teşhirciliğin cezbedici bir iş veya meslek olduğunu
düşünebileceğini söylüyor:
“ Halkımızın çoğunluğu kızının dansöz olmasını malum yargı ve bakış açılarından dolayı istemez. Yaşam şartları açısından dansözlük sağlıklı bir meslek değil çünkü bedenini ortaya koyarak para kazanıyorlar.”
“ Halkımızın çoğunluğu kızının dansöz olmasını malum yargı ve bakış açılarından dolayı istemez. Yaşam şartları açısından dansözlük sağlıklı bir meslek değil çünkü bedenini ortaya koyarak para kazanıyorlar.”
Culfa, çocukların ayakta olduğu zamanlarda, dansöz
şovlarının özendirici meslek gibi algılanmaması için yayınlamaması gerektiğini
vurgularken, dansözlerin bulunduğu programların 24:00‘den sonra +18 işaretiyle
verilmesi gerektiğini söylüyor.
Aile ve Çift Terapisti Uzm Psk. Danışman Özlem
Mumcuoğlu ise, çocukların tüm dünyada yayınlanan salsa, çaça, tango gibi
geleneksel dansları da izlediklerini, göbek dansının ya da dansöz kıyafetiyle
bir kadını görmelerinin çocuklar üzerinde olumsuz etki yaratmayacağını
söylüyor. Çocukların neredeyse her gün bu tür dansları televizyonda
izlediklerini, dansözün dansının çocukları olumsuz etkilemediğini söyleyen
Mumcuoğlu, esas dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında şunları belirtti:
“Dansözlerin ekranda dansından ve kıyafetinden
ziyade kameranın nereye zumladığı, bu dansı nasıl çektiği çok daha önemli
olabilmektedir. Cinsel gelişiminin henüz
başında olan çocuklar için dansöze para takılması sırasında söylenen sözler,
para takma şekli, kamera açıları, zumlanan yerler tahrik edici olabilir.”
Psikolog Özlem Mumcuoğlu, Ben Bilmem Eşim Bilir
programını örnek göstererek, asıl sorunun dansöze para takılma şekli olduğunu,
bunun yarışma formatında verilmesinin ve mizahının yapılmasının çok seviyeli
olmadığını söylüyor. Programın hedef yaş grubunun çocuklar olmamasına
rağmen yarışmanın yayınlandığı prime
time, çocukların ailecek izledikleri bir saat olduğu için hassasiyet
gösterilmesi gerektiğini belirtiyor.
Mumcuoğlu, ekranlarda kadınların birer cinsel
objeye, alınıp satılan bir mala dönüştürüldüğü, güven, sadakat, şefkat gibi
değerlerin yerle bir edildiği evlilik programlarının, şiddet içeren dizilerin
olumsuz etkilerinin saymakla bitmeyeceğini ve tüm bunlara maruz bırakılan
çocukların çok daha fazla etkilendiklerini söylüyor
Araştırmacı-yazar ve tarihçi Necdet Sakaoğlu,
dansözlüğün saraylardan topluma indiğini, ilk olarak hükümdarın önünde yapılan
bir gösteri olarak başladığını söylüyor. Dansözlük Orta Asya’dan geliyor.
Sakaoğlu’nun söylediğine göre, Sultan Abdülhamid’in Ramazan gecelerindeki
eğlencelerde de dansözler olurdu. Necdet
Sakaoğlu: “Dansöze para yapıştırmak kendisine bir tür ödül. Bu çok eskiden
gelen bir gelenek, eskiden kağıt para olmadığı için dansözlere altın verilirmiş.
Bunun genel ahlaka aykırı olduğunu düşünmüyorum. Eski bir geleneğe uyularak
bunu yapmak genel ahlaka zarar vermez. Bizim dindar anne ve babalarımız o
zamanlar bunun ahlaksızlık olacağını bilememişler demek ki…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder