Bilgi Üniversitesi’nin akademisyen ve personeli, Sosyal-İş Sendikası desteğiyle, kendilerine hak ihlali yapıldığı iddaasıyla Santral kampüsünün çimenlerinde eylem yapıyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin akademisyen ve
personelleri, yönetim tarafından işten atılma ve kendilerine, hak kaybına
uğrayacakları yeni bir sözleşme imzalatılmak istendiği gerekçeleriyle Santral
kampüsünün çimenlerinde oturma eylemi yapıyor. Eylül ayından beri eylemlerini
sürdüren işçilerin bugüne kadar yaptıkları faaliyetler; Karşılaştırmalı Edebiyat
bölümü öğretim üyesi ve Taraf Gazetesi yazarı Murat Belge ve Prof. Dr. Büşra
Ersanlı ile açık hava dersleri yaparak öğrencilere seslenmek, rektörlüğe bir yürüyüş
düzenleyerek topladıkları imzaları teslim etmek ve basın açıklaması yapmak
oldu.
İşçilere destek vermek için Eşitlik ve Demokrasi
Partisi eylemdeydi. Sendika mücadelesinin çok önemli olduğunu vurgulayan parti
üyeleri şunları ekledi: “Destek olunmazsa işten atılanların sayısı bu kadarla
kalmayacak, artacak. Bu eylemi tek bir koldan yürütmenizi, gücü tek bir elde toplamanızı
öneriyoruz. Bu sayede daha olumlu bir tepki almanız kaçınılmaz olacaktır”.
İşlerine her gün kovulacakları düşüncesiyle
gittiklerini söyleyen öğretim üyeleri “ Bizden, tatilimizi 3 hafta indiren,
ders saatimizi 13’den 15’e çıkaran, geçici hoca olarak kaydedildiğimiz bir
sözleşme imzalamamız istendi. Ama bazılarımız imzalamadı. Bu yüzden işten
kovulma korkusu yaşıyoruz. Bizler maillerimizin sansürlendiği büyük bir baskı
ve korku olan bir yerde çalışıyoruz. Şuan iyiki buradayız ve iyiki burada
birbirimizden güç topluyoruz.”
açıklamasını yaptılar.
Sosyal-İş üyesi ve dershane öğretmeni Duygu Semiz
“Bizim giremediğimiz yerlerde sizler varsınız.” diyerek öğrencilere seslendi,
destek olmalarını istedi ve ekledi: “ Uzun süredir temizlik personelinin,
öğretim görevlilerinin ve tüm çalışanların örgütlenmesi için uğraşıyoruz ve
biz, burada bir ilki gerçekleştiriyoruz. Bu aynı zamanda öğrencilerin de
katılması gereken, bu şekilde güçleneceğimiz bir süreç. Bizler korkmadan devam
edeceğiz, herkesden destek bekliyoruz. Sadece 5 günde 700 öğrenci imza attı. Bu
durum, öğrencilerin ne kadar çok destek verdiğini gösteriyor. Bunun devamını
bekliyoruz.”
Sosyal-İş Genel Sekreteri Celal Uyar da oradaydı.
Uyar, çalışma bakanlığına isyan etti. Bakanlığın müracaatlarını 10 aydır
beklettiğini ve sendika oluşturabilmek için gerekli olan haklarının
verilmediğini söyleyen Uyar, öğrencilere, “Siz de bir çoğumuz gibi bu sistemin
bir parçası olacak ve işçileştirileceksiniz.” diyerek seslendi ve ekledi:
“Büyük olasılıkla hepimiz için olumsuz getiriler oluşturacak olan yeni yasalar
çıkarılacak. Okulda sizleri müşteri olarak görüyorlar. İş yerini rahatsız
etmenın yolları müşterilerden geçer. Sizin desteklerinizi bekliyorum ve emeklerinizi
talep ediyorum. Hedefimiz toplu sözleşme yapmak. Ancak örgütlenmeyle bir şeyler
yapabiliriz. Tabii bunu sendika desteğiyle yapıyoruz, aksi halde yasalar buna,
sendikasız izin vermiyor."
İmzalatılmak istenen yeni sözleşmeyle yıllık izin
sürelerinin ve ücretlerinin düşürüleceğini, güvencesiz çalışacaklarını, akademik
özgürlüğün sınırlandırılacağını ve iş yüklerinin artacağını iddaa eden ve İş
Yasası’nın 22. Maddesine göre bu duruma karşı çıkma haklarının olduğunu
söyleyen işçilerin iddaalarına, Bilgi Üniversitesi Genel Sekreter yardımcısı
Elka Demir Özkan şöyle cevap verdi: “ Bilgi Üniversitesi olarak fiziksel bir
küçülme yaşıyoruz. Bundan dolayı bazı arkadaşlar gönüllü olarak bazı arkadaşlar
da küçülmenin getirdiği süreçle ayrıldılar. İdari personel için söylüyorum ki,
haklarının düşürüldüğü böyle bir sözleşmenin varlığı doğru değil, böyle bir şey
yapmak mümkün de değil. Zaten artık herşeye ulaşmak çok kolay. Eğer böyle bir
durum olsaydı ilgili yerler tarafından ulaşılıp müdahale edilirdi. Ben 15 yıldır
burada çalışıyorum benim bile herhangi bir sözleşmem yok. Bizim herhangi bir
sözleşme imzalatmak gibi bir çabamız yok”.
Oturma eylemlerine halen devam eden ve sonuna kadar
direneceklerini belirten işçiler, açık hava derslerinin devamını getirmeyi planlıyorlar.