22 Aralık 2011 Perşembe

Pazarlama ve Sosyal Medya

Sosyal medyanın iş alanları üzerinde bir çok açıdan etkisi vardır. Şirketler markayı yaymak, içeriği tanıtmak gibi amaçlarla sosyal medyayı kullanıyorlar. Bizler tüketici olarak herhangi bir şirketten memnun kalmadıysak ve sosyal medyada bunu paylaşıyorsak o şirkete hemen bilgi gidiyor ve kendisini düzeltmeye çalışıyor. Çünkü attığımız bir tweet binlerce insana ulaşabiliyor ve onları kötü bir markadan püskürtebiliyoruz.
Eskiden bir şikayetimiz olduğunda mektup yazardık ya da başka yöntemlerle şirket çalışanlarına ulaşırdık. Artık bir tweet atmamız yetiyor.

Sosyal Medya ve Çalışma Hayatı

  Çoğu işyerinde, çalışanların veriminin düşeceği düşünüldüğü için bilgisayarlardan Facebook, Twitter gibi sitelere giriş yasaktır. Devlet üniversitelerinde de aynı sistem uygulanmaktadır, "Ben sana bu hizmeti vermiyorum" mantığı vardır.
Bazı zıt görüşlere sahip olanlar da "Bırakın kullansınlar, verim daha da artacaktır. İnsanlar sosyal medyayı kullanırken işlerini daha verimli yapabilirler." anlayışındalar.
Bence insanların bu şekilde özgürlüklerini kısıtlamak çok yanlış. Çalışanlar bir şeyler kısıtlandığında profesyonelleştirilemezler. Bir çalışana hedef koysanız, 1 ay içinde şu işlerin bitmesi gerek deseniz, o işini verdiğiniz süre içinde yapıyorsa nasıl yaptığı, işini yaparken sosyal medyayı kullanıp kullanmadığı sizi ilgilendirmemeli.

Etik, Mahremiyet ve Sosyal Medya

  Mahremiyetin sosyal medyada ne kadar dikkat edildiği şüpheli.
  Ne kadar fon aldığımız, tıbbi bilgilerimiz, internette kullandıklarımız, cinsel tercihlerimiz, siyasal görüşlerimiz mahremiyet çeşilerindendir.Bazı insanlar cinsel tercihlerini, siyasal görüşlerini ya da kişisel aktivitelerini herkesle paylaşmak istemeyebilirler. Ancak sosyal medyada artık fazla görünürüz, mahremiyetimizi çok zor sağlayacak duruma geldik. Mahremiyetimizi tekrar kazanmak için adeta savaş veriyoruz.
Günümüzde kimse kimseye güvenmiyor, ilişkilerimizde bile birbirimizi boğuyoruz ("Nerdesin?, baktım orda değildin..") Facebook'taki yer paylaşımları ya da diğer takip mekanizmalarından dolayı artık kendi elimizle mahremiyetimizden vazgeçmiş durumdayız.
Ayrıca internette bağlantı kurduğunuz şirketler birbirlerine müşteri listesi satıyorlar ve size ait olan istedikleri bilgilere ulaşabiliyorlar, bilgileriniz geniş bir alana yayılıyor.
Ve tabi attığınız bir tweetten dolayı hakkınızda suç duyurusu açılabiliyor, anında aranabiliyor ve uyarılabiliyorsunuz. Facebook'ta yazdığı yorumdan hapse atılan ya da Twitter'da attığı tweetten dolayı üniversiteden atılan öğrenciler var.

23 Kasım 2011 Çarşamba

VİKİLEAKS

Vikileaks, hem gazetecilik kavramını tekrar yaptırdı hem de sızdırma haber kavramını ortaya çıkardı. Ama bunları yaparken de dış politicalığı sarstı. Aslında amaçları kendi hayatlarını tehlikeye atarak buldukları, devletin gizli kapaklı bir takım anlaşmalar yaptığı, gücünü yanlış şeylere kullandığı durumları ortaya çıkarmaktı. Tabii CIA gibi güvenlik kuruluşları ondan nefret ettiler. Hepimizin de bildiği gibi CIA istenmeyen yapıları istediği gibi, kolayca ortadan kaldırabilecek güce sahip. Ancak bu güçlerini Vikileaks için kullanmadılar, Assange'ı öldürmediler. Vikileaks'e para akışını durdurdular ve tecavüz çamuruyla içten içe yıkmaya çalıştılar. Vikileaks bu kadar diken üstündeyken çalışanlarını nasıl koruyor derseniz açıklamasını çalışanlarına verdiği koruma sözünden, böylelikle güvenliklerinin sağlandığından bahsederim. Ve onlar, kimsenin göremediği özel bir yazışma sistemine sahipler.
Ancak bunlar Vikileaks'in devamını sağlamaya yetmedi ve Assange, Vikileaks'i durdurduklarını açıkladı.
Vikileaks, yurttaş gazeteciliğin, verilebilecek iyi örneklerindendir.

2 Kasım 2011 Çarşamba

OhmyNews!

OhmyNews, 2002'de Güney Kore'de Oh Yon Ho tarafından kurulan bir haber sitesidir. Haberleri genelde özgündür, yazarlar kişisel yorumlarına da değinirler. Dil olarak geleneksel gazeteler gibi mesafeli değildir. Geleneksel gazetelerde, haberler 3. şahıs tarafından anlatılır ancak OhmyNews'de 1. şahıs tarafından anlatılır, kişisel tecrübeler de belirtilir. OhmyNews'de yanlı haberler de yapılmaktadır, bundan dolayı tepki çektiği olmuştur.
OhmyNews'in bir diğer farklı tarafı okuyucuların beğendikleri yazıların yazarlarına bahşiş veriyor olmalarıdır. Amerikalı bir OhmyNews okuyucusu bu sitede ulaştırma arzusu olduğunu belirtmiştir.
Kurucusu bu siteyi oluşturabilmek için 5 sponsor iş adamı bulmuştur.
Oh Yon Ho, "OhmyNews" adını insanları şaşırtacak haberler yapmak istediği için kullanmıştır.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Medyada Etik

Medya, haberleri nasıl bir içerikle vereceğine karar vermelidir. Bir haber ne kafar kan içeriyorsa o kadar ilgi çeker ve medya şirketleri bunu kullanarak rekabet içine girerler. İnsanlara ham bir fotoğraf sunmak yerine yeterli bilgiler verilmelidir. Haberin ne kadarı gösterilirse bilgilendirici olacağı konusunda sorular sorulmalıdır.

17 Ekim 2011 Pazartesi

YURTTAŞ GAZETECİLİK-GELENEKSEL MEDYA

Geleneksel medyada, kanalların ya da diğer medya kuruluşlarının arkasında belli bir görüşe sahip olan, siyasetin içinden ya da iş hayatından olan "medya patronları" vardır. Bundan dolayı, bu kuruluşlar sahiplerinin sahiplerinin olumsuz haberlerini ortaya çıkarmaktan ya da negatif bir yorum yapmaktan kaçınırlar. Ancak yurttaş medyada böyle bir şey söz konusu değildir. Yazanlar özgürlerdir, istedikleri yorumları kimseden korkmadan dile getirebilirler. Yanlış bilgilerin yayılmasıyla okuyucuların doğru olmayan bilgileri edinmeleri gibi olumsuz etkileri vardır fakat araştırıldığında hangi bilginin doğru hangi bilginin yanlış olduğunu öğreneceklerdir. Yurttaş gazeteciliğin  en güzel örneklerinden biri "OHMYNEWS" dir. Bu kuruluşun etkisiyle Kore'de, siyasete yeni aday olmuş olan genç bir aday, karşısında güçlü adaylar olmasına rağmen seçilmiştir.

19 Mayıs 2011 Perşembe

Demokratik Medya

Medya, durumları belirler, gelişimi ve bilinçlenmeyi hızlandırır, bilgilerin aktarılmasını sağlar, olumsuzlukları, skandalları ve eleştirileri ortaya çıkarır. Ortaya koydukları eylemlerle siyaseti teşvik eder.
Medya her alanda özgür olmalıdır. Zaten düşünce özgürlüğü ve basın-yayın özgürlüğü demokrasinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Medya, özellikle yerel gazeteciler, topluma daha yakın olduklarından dolayı yakın çevrelerinde olan biten hakkında bilgilere sahiptirler ve bu nedenle insanları harekete geçirirler. Örneğin, BİA ( Bağımsız İletişim Ağı) bizlere hemen hemen her şehrimizdeki bir medya kuruluşuna ulaştırıyor, Anadolu’daki herhangi bir şehrimiz hakkında televizyondan yada yerel olmayan gazetelerden öğrenemeyeceğimiz bilgiler sunuyor. Ayrıca diğer ülkelerde ve Türkiye’de oluşan alternatif haberlere de buradan ulaşabiliyoruz. Bu ağın insanlar tarafından daha çok kullanılması ve yayılması için çalışmalar yapılmalıdır. Diğer taraftan medyanın çeşitli şekillerde kısıtlandığını düşünürsek, insanlar, bırakın eleştirileri duymayı belki de ülkelerinde olup bitenden haberdar olamayacaklardır. Bilinçlenme yavaşlayacak, düşünce özgürlüğünün yarattığı ortamdaki fikir çeşitliliği azalacaktır. İnsanların tek bir düşünceye bağlı olarak yaşamama hakları vardır ve bu haklarını medyadan destek alarak geliştirirler Hem kendilerine hem de çevrelerindekilere yararlı olurlar. Ülke kalkınması süreci hızlanır, insanların önyargıları azalır, en doğru bilgiye ulaşmak adına birbirleriyle iletişime geçerler. Fakat ellerinden bu hakları alındığı zaman bir şeyler üzerine tam anlamıyla düşünemeyecekleri için hem kendilerine hem de ülkelerine yararları dokunmadığını düşünecekler ve duydukları her bilgiye şüpheci yaklaşacaklarından (medyanın desteğinin azlığından dolayı) belki de doğruluğunu kabul edemedikleri sonuçlarla yaşayacaklardır.
Walter Bajorh ‘Medya ve Demokrasi’ adlı araştırmasında bu konu hakkında şunları belirtmiştir:
“Basın özgürlüğü kağıt üzerinde kalmamalı, gerçekten mevcut olmalı ve teminat altına alınmış olmalıdır. Her zaman olduğu gibi çeşitli tehlikeler özgür bir basın ve medya ortamının temelinin altını oymaktadır:
- Eleştirel ve hoşnutsuzluğunu dile getiren gazetecilere karşı siyasal
baskı yalnız demokratik olmayan sistemlerde mevcut değildir.
- Açık ve özellikle bilgi vermekten kaçınma veya maniple edilmiş
bilgi sayesinde uygulanan gizli sansür, gerçekleri esas alan, objektif
bir haberciliğe engel olmaktadır.
- Medyaya ve birebir gazetecilere uygulanan ekonomik baskı, mesleki
ve ekonomik varlıklara tehlikeye girdiği takdirde medyanın
kendi kendine sansür uygulaması eğilimini teşvik etmektedir.
- Medya piyasasındaki tekelleşme eğilimleri ve gittikçe artan rekabet
enformasyon çeşitliliğini ve bilgiye erişim imkânını azaltmaktadır.
- Resmi medya, kendisine devlet tarafından sağlanan sağlam kaynak
yardımı ve bilgiye erişimde sahip olduğu ayrıcalıklı konum
sayesinde, aynı zamanda devletin bir uzantısıdır ve bunlar devletin,
haberlerin devlet kontrolünde verilmesi yönündeki talimatlarına uymak zorundadırlar.”

Medya, devlet ile toplum arasında köprü görevi görmesinden dolayı demokrasiye uygun bir şekilde görev sürdürmelidir. İnsanlara olan bilgi aktarımında ne sansür ne de taraflı aktarımlar söz konusu olmamalıdır.

Sadece siyaset açısından değil, özel yaşantı bakımından da insanların demokratik bir medyaya ihtiyaçları vardır. Demokratik medyaya sadece düşüncelerimizi açıkça dile getirmek ve bunları özgürce yaymak olarak düşünmemeliyiz. Bir insanın yayınlanmasını ya da bir şekilde yayılmasını istemediği ya da istemeyeceği bir takım bilgilerin kamuoyuna aktarılması da demokrasiye tamamen ters bir harekettir diye düşünüyorum. Örneğin Defne Joy Foster’ın ölümünden sonra çıkan konuşmalardan medyada kesinlikle insan hakları ihlali yapıldığını görüyoruz. İnsanlar artık, birinin ölmesinden dolayı üzülmek yerine neden öldüğünü, ölmeden önce ne yaptığını ve bu konu hakkında kişiyi yerecek şekilde konuşmak üstüne vazife olmayan kişilerin ne diyeceğini merak eder durumdalar. Defne Devrimi, artık medyanın hayasızca tutumundan sıkılmış tüm insanların düşüncelerine birer ses olmuştur. Medyanın demokratikleşmesini istiyorsak bu tip gruplara daha çok önem vermeli ve destek olmalıyız...

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Medya ve Sansür

  Yasakçı zihniyet, ancak insanlara tek bir düşünceyi dayatmak isteyen ülkelerde bulunur. Eğer hepimiz farklı şekillerde yaratıldıysak düşüncelerimizin de farklı olması çok doğal, yasaklaştırılamaz.
Bizleri bir süredir facebook aldı götürdü. Artık insanların hayatlarını oradan takip edebiliyor,
hatta şuan nerede olduklarına kadar bilebiliyoruz. Tabii kimse kimseye zorla facebook hesabı alacaksın demiyor. Kötü etkilenen olursa açmaz, açtırmaz. Sonuçta Amerika bombalarını bize göndermediğine göre bizde demokrasi var değil mi? Sansürle ilgili alınan kararlar, ilerde alınacak bir takım kararların alıştırması gibi bir şeydir. Şimdilik bir kaç şey (insanların da hak verebileceği) yasaklanırken ileride kendileriyle ilgili olumsuz bir tavır gördüklerinde direk siteyi kaldıracaklardır ki yapılmayan şey değil.
  Medyada sansürün bulunması ya " Sen aptalsın herşeyden kötü etkilenirsin, biz kaldıralım da etkilenme."
demek ya da "Bizim istediğimiz gibi düşünmezsen seni ortadan kaldırırız" demektir. Hepimizin herşeyi görüp, devletin değilde kendi beyin süzgecimizden geçirmeye hakkımız var. Bu hak elimizden alındığı an başarısızlıklarımız peşpeşe gelecektir..

14 Mayıs 2011 Cumartesi

I pad

Ipad, “The news that shouked the world.” diye anılıyor. Oysa ‘dünya’
diye bahsedilen yer küçücük bir kesim. Günümüzde teknolojinin bir hayli ilerlemesine
rağmen, insanlar arasında Ipad kullanımının çok küçük bir kesime hitap etmesi ve bir
çoğunun Ipad’den bir haber olması bizlere çok büyük bir uçurum olduğunu göstermektedir.
Bu kesimdeki insanlar gazeteyi çok fazla bireyselleştirmemekle birlikte, gazeteden Ipad’de
yapamayacakları bir çok şekilde yararlanmaktadırlar. Örneğin, cam silme, şapka yapımı,
gazetedeki insanların yüzlerini boyama ya da uçak yapımı gibi işlerde Ipad’i
kullanamazsınız =).
Tabi bunun bir de internet gazeteciliği var. İnternet gazeteciliği insanlık için gerçekten
çok yararlı. Bilgisayarınızda bir çok işinizi yaparken ya da oyununuzu oynarken bir yandan da
gazete okuyabilir, istediğiniz her bilgiye aynı anda anında ulaşabilirsiniz. Tabiki bunlar
Ipad’de de yapılacak şeylerdir fakat bilgisayar bizlere sanki samimi bir hava kattığı ve
kullanıcılar arasında yaygın olmadığı için şimdilik daha çok tercih edilmektedir. Ipad’de
bilgisayarda yaptığınız çoğu şeyi yapabilirsiniz. Fakat ekranını daha büyük ve net görmek
isteyenler bence Ipad yaygınlaştığında bile bilgisayarı tercih edeceklerdir. Oysa yanında
taşımak isteyenler için birer Ipad edinmek büyük bir rahatlık olacaktır. Bu kullanımları, tabiki
daha bireysel daha kendi isteklerini karşılayacak nitelikte olacaktır.
Ipad’i kullanmak bence büyük bir rahatlıktır. İstediğim her yerde Ipad’imi çıkarıp
gazetemi rahat rahat okuyabilirim. Zaten ‘Zete’ de bunun için güzel bir başlangıç.

9 Ocak 2011 Pazar

Ferzan Özpetek 6. Londra Türk Film Festivali’nde Golden Wings Seyirci Ödülü kazandı

Ferzan Özpetek Serseri Mayınlar filmiyle 16. Londra Türk Film Festivali’nde Golden Wings Seyirci Ödülü kazandı. Özpetek’e ödülü, önceki gün Feriye Lokantası’nda düzenlenen törende Devlet Bakanı Egemen Bağış tarafından verildi. Özpetek konuşmasında ödülünü Erdoğan Tokatlı adına aldığını söyledi.