Onun hayatı anlatılırken, hangi bakış açısıyla
yazılacağına karar vermek gerekir. Çünkü o, hayatında çok fazla şey
barındırıyor. Siyasal, sosyal, özel... Ben de özel hayatını ve bu enfes
şarkıların hangi yaşanmışlıklarla ortaya çıktığını az da olsa irdelemeyi seçtim.
Acıdan geçmeyen şarkılar gerçekten de biraz eksiktir diye düşünerek Sezen
Aksu’nun hüsranlarına değinmek isterim.
Fatma Sezen Yıldırım, Sezen Seley , Sezen Aksu…
İsminin ne olduğu önemli değil. Hepsi tek bir kadın.
Ve “O Kadın”, şarkıları için film yapılmış çok az kadından biri. O Kadın
filminde kendisi değil sadece şarkıları kullanıldı ve bizi bambaşka yerlere
alıp götürdü bu koskoca kadın.
Sanata düşkün,
dans, resim, tiyatro dersleri alan küçük Fatma Sezen Yıldırım, dansöz
olma hayalleri kuruyor. Sonraları “Allah babama acıdı da dansöz olmadım.”
diyecek olan gençliğinin baharındaki Sezen, Ege Üniversitesi Ziraat
Fakültesi’ni bırakıp evleniyor. Tabii okulunu bırakmasının tek sebebi olarak
evlenmesini gösteremeyiz. Onun yaradılışında şarkıcılık, bestecilik, sanat
var...
Şarkılarında geçmişe yolculuk yapıyorum.
Beğenilmeyen “Haydi Dön Şansım” ı söyleyen Sezen Seley ile “Bir Zamanlar Deli
Gönlüm” ü söyleyen Sezen Aksu arasındaki farkları ayırt etmeye, değişimini
görmeye çalışıyorum. Nafile.
Ne seslerinde ne de duygularını şarkısına yansıtma
kabiliyetinde bir fark var. Sadece hayatı değiştikçe şarkıları da değişiyor.
Böylelikle yaşantısının bir kısmına ve duygularına, kulaklarımızın pasını
atarak şahit oluyoruz.
Ama, onun da beğenilmeyen şarkısı varmış diye
düşüneceğim aklıma hiç gelmezdi. İlk plakta “Haydi Dön Şansım” demiş, ancak
şansı hiç de o kadar kolay dönmemişti Aksu’nun.
Aksu, jüri üyeliğinde Ajda Pekkan’nın da bulunduğu
Altın Ses Yarışması’nda altıncılığa layık görüldü, ama bu yarışma bize
Nilüfer’i kazandırdı. İleride Nilüfer ile sadece yarışmada değil, özel
hayatında da rakip olacaktı. O dönemde, kendisi için, “Büyük aşkı Onno Tunç’u
Nilüfer’e kaptırdı” iddaaları yayılacağını nereden bilebilirdi?
Bunun üzerine tutmayan ilk plak Haydi Şansım gelince
“Siz beni daha tanımıyorsunuz” demiş olacak ki “Yaşanmamış Yıllar/Kusura Bakma”
yı çıkardı.
Oyunculuğunu yaptığı ilk filmden de istediği sonucu
alamadı. Bulut Aras ile oynadığı, bir Atıf Yılmaz filmi olan “Minik Serçe”
beğenilmedi, ancak beğenilmeyen bu film ona lakabını hediye etti.
“Heyemola”, “Halay” ve “Küçük Bir Aşk Masalı” şarkılarıyla
Eurovision’a katıldı, sonuç değişmedi. Bunun üzerine bir daha Eurovision’a
girmeme kararı aldı.
Kıskançlıktan İstanbul sokaklarında tüfekle
kovaladığı, büyük aşkı Onno Tunç’u kaybetmesiyle yasa büründü. Fotoğraflarını
odasından yıllarca kaldırmadı.
Kim bilir belki de hala oradadırlar...
Hayatına Tunç’tan sonra giren erkekler için “Onu
kabul etmek zorunda kaldılar.” diyerek insanı yine, aşkıyla derinden etkiliyor.
Hüzünleri bu kadarla sınırlı değil elbette...
Küçücük bedenine nasıl sığdırmış bu kadar hüsranı
dedirtiyor bana. Sonra hali tavrı geliyor aklıma, alaycı ama gizemli bakışlarını düşünüyorum ve diyorum
ki; “Geçmişi şarkılarında saklı.” Tıpkı
“Yarası Saklım” da dediği gibi:
“Bir kırık gençlik hikayesi…”
“Bir kırık gençlik hikayesi…”